2 Eylül 2009 Çarşamba

Bak Sen Bizim Çavuşa!

Sabah araç görevine gidilir, dönülür. Görev yapılan masaya yerleşmek üzere ofise geçilir. O da ne, odanın önünde beklenmeyen bir kalabalık. Akademi içinde görebileceğin ne kadar üst rutbe varsa hepsinden birer numune kapı önündedir. Nedeni hemen anlaşılır. Orgeneral yan tarafta fotograf çekimindedir. Rütbelilerden birinin sıcakkanlı telkini ile odaya girilir, ancak o kadar rutbeli ayakta hazırolda beklerken oturmanın ne kadar büyük hata olabileceği düşüncesi ile esas duruşta beklenir. Foto çekimleri biten orgeneral buradaki odalarda da ne varmış böyle diye kalabalığa doğru yürür. Sonra sırası ile sivil ve asker ile tokaşır. Sivil asker oluşun avantajı burada da söker ve bir çavuş parçası iken bile orgeneral ile tokalaşabilme fırsatı elde edilir. "Merhaba" diye komutana "sağol" demek yerine "merhaba" deme cüreti de gösterilir. Albayın bu da bizim kısa dönem bilgisayar mühendisi askerimiz, cümlesi ile başlayan iltifatlı tanıtımları ile komutana zamansız takdim son bulur. Komutan ardına bakmadan aracına biner, gider. Kalanlar da işine gücüne geri döner.

Şu askerlik de bir orgeneral ile muhatap olmamıştık. O da bugünlereymiş. Vay be...