29 Temmuz 2009 Çarşamba

Herşeye rağmen zaman akıp gidiyor

Bugün şafak 49 diyoruz. 50li rakamları da geride bıraktık yani. Her başlayan gün birşekilde geçiyor ve bitiyor, bunu sabah ilk kalktığımızda hissedebiliyorum. Tamam diyorum bugün de başladı, hayırlısı ile bir şekilde bitecek bugünde. Sanırım bütün askerler bu duyguyu yaşıyorlar. Bunun sonucu olarak olsa gerek 'Şafak Kaç' diye soranlara '12den sonra bilmemne' diye cevap veriyorlar. Yani bugüne ait bir problem kalmamış oluyor. Bu aynı zamanda kendini kandırmanın da güzel bir yolu oluyor.

Akademi tatile gireli 1 hafta kadar oldu. Gerek mıntıkalar, gerek kağıt evrak işleri gözle görülür şekilde azaldı. Burada bir çok asker gününü yatarak geçirmeye başladı. Ben farklı birimlere yazılımlar geliştirdiğim için kendimce sürekli oyalanabiliyorum. Yatarak vakit geçmeyeceğinin farkındayım.

Sabah 6 gibi kaldırılıyoruz. 7ye kadar traş, yatak toplama ve giyinme, kahvaltı fasıllarını tamamlayıp, 7de sabah ictimasına katılıyoruz. Sonrasında herkes görevli olduğu akademiye dağılıyor. 8.30 öncesinde sorumluluklarımız dahilinde sabah mıntıkamızı yapıyoruz. Benim sorumlu olduğum 2 manolya ağacı var. Geldiğim günden beri o yaprak dökmekten bıkmadı ama ben toplamaktan bıktım. Nasıl bir bitki ise yaz günü kendini yeniliyor.

Sabahları yaptığım bir diğer etkinlik, telefon görüşmelerim. Hem eşimin hem de benim en müsait ve sessizlik içinde olduğumuz zaman dilimi sabah telefon görüşmelerimiz. İlerde anılarımız olarak konuşacağımız o günümüze enerji katan, umut veren 10-15 dakikalık duygu dolu muhabbetlerimiz.

Akşama kadar bir memur havasında geçen masa başı görevim. Bazen bir evrak yada kitap taşıyıcısı, bazen bilgisayar teknisyeni, bazen danışman, bazen araç komutanı, bazen mühendis olarak görev aldığım bir mesai.

Akşam 17:30 günün 2. enerji depolama saatidir benim için. Hem günün raporlarının alış-verişi olur, hemde ilerleyen saatler için umut depolanır karşılıklı olarak telefon aracılığı ile.

Akşam yemeği sonrasında ictima ve sonrasında varsa mıntıkaya yoksa mescide yada kantine. Bir iki saatlik serbestimsi zaman sonrasında banyomuzu da alıp yat yoklamasını bekleriz yataklarımızda. Sonra da 'baba yatar şafak atar' der güne noktayı koyarız.(Nöbetleri de atlamamak lazımdı!).
Yani herşeye rağmen zaman akıp gidiyor. Ramazan ayına doğru yol alıyoruz. Ramazan'ın sonu bizim için çifte bayram demek. Şimdilerde hasret ile o bayramları bekliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder