31 Ağustos 2009 Pazartesi

İstanbul'dan ayrılmadan 2 hafta öncesi

İstiklal'de açık büfe sabah kahvaltısı, Galata'dan aşağı inerek köprüden Eminönüne geçiş. Sonra Eyüp Sultan ziyareti için Eyüp'e gidiş. Ardından Necip Fazıl, Esat Çoşan, Fevzi Paşa ziyaretleri ile Pierre Loti'ye varış. 1 bardak soğukluk ile Haliç'in güzelliklerine hayran hayran bakışlar... Sonra Fatih geçip, Sultanı ziyaret. İsmail Ağa'da öğlen namazı ve tilavete katılış. Sonra taksi ile Sirkeciye, oradan Vapur sefası ile Üsküdar'a. Hüdayi hazretlerinin ziyareti ile Beşiktaş'a geri dönüş. Ortaköy'de bir bank üzerinden denizin ve gemilerin ritmini izleyiş...

Bir Cumartesi gününe sığdırdığım İstanbul günlüğümdü bunlar. Artık sonlarını yaşadığım İstanbul ve Askerlik günlerimin sıkıştırılmış ziyaret tirafiğiydi bunlar. Ramazan da oruçsuz olmak utancını bir nebze azaltmak adına belkide...

Oğlumun akşamüstü evdekilere yaşattıkları - dayısıgilde apartman turuna habersiz çıkışı- bir an yüreğimizi ağzımıza getirmedi değil. Ama aynı gün içinde benim de telefon ile aramamış olmam annesini çok daha fazla yıpratmış. 5 aydır ilk defa bu kadar acıklı bir ses tonu duydum ahizeden gelen. İçim cız etti, ama başka da bir şey diyemedim, yapamadım...Dönüşte telafi edeceğim çok görevler var.

Şimdi son 16 güne girdik. Bugün çıkış tarihlerimiz resmen ilan edilecekmiş. Etliye sütlüye karışmadan, sağ salim bitiriz inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder